30 Aralık 2013 Pazartesi
Samuraylar sinemada efendisini arıyor
47 Ronin, bu hafta gösterimde. Sahipsiz samuray anlamına gelen ‘ronin’lerin macerası, gerçek hayattan alıntı. Asıl hikâyeye ve sinemadaki yansımalarına göz attık.47 Ronin bu hafta gösterime girdi. Film, Japon halkının değerler dünyasını şekillendiren en önemli hikâyelerden birini konu ediniyor. Belki de en önemlisini... Japon topraklarında yüzyıllar evvel yaşayan efendilerini arayan samurayların hikâyesinin bugüne kadar 12 farklı filmi çekildi. 47 Ronin, 13.sü… Yeni film şu soruları beraberinde getirdi: 47 Ronin hikâyesinin aslı nedir? Japonlar için neden bu kadar değerli? Sinemaya ne şekillerde aktarıldı? Hollywood’a nasıl transfer oldu?Bu sorulara cevap vermeden evvel, filmin hikâyesine bir göz gezdirelim: “47 Ronin adlı samuray çetesinin ustası öldürülünce ekip dağılır, herkes işsiz kalır. Rakip çetenin lideri Kira tarafından gerçekleştirilen bu suç karşılıksız kalmaz. 47 Ronin’in sadık elemanları Oishi ve Kai bir araya gelerek kanunsuz ve acımasız bir intikam planının peşine düşerler. Bu yolculuğa yalnız olmayan ikilinin yanında, korkunç hesaplar peşinde olan Kira’nın yok olmasını isteyen kalabalık bir grup dâhil olur. 47 samuray savaşçısı dünyanın en tehlikeli insanı Lord Kira’nın kalesine doğru ilerler ve tarihe kanla yazılan bir mücadeleye girişirler.” Carl Erik Rinsch’in yönetmen koltuğunda oturduğu filmde, Japonların ünlü oyuncularına Matrix’in yıldızı Keanu Reeves eşlik ediyor.Her şeyin sorumlusu KiraFilme yansıyan hikâye böyle. Sinemanın doğasından mütevellit beyazperdede aktarılamayan ayrıntılar var. Onlarla roninleri daha ayrıntılı tanıyalım: 18. yüzyıl başı... Kyoto’da yaşayan imparatora saygısını göstermek isteyen şogun (askeriyenin lideri) ona hediyelerle beraber iki genç daimyo (hükümdar) gönderir. Lord Asano ve Lord Date’nin tecrübesiz olması sebebiyle de yanlarına tecrübeli ama hırsı ve kibriyle ünlü devlet adamı Kira verir. Amma velâkin Kira, ikiliye yardım edeceği yerde, onları küçük düşürür, hakaretler eder. Buna iki ay dayanır Asano, sabrının tükendiği gün kılıcını çekip Kira’yı yaralar. Japonya askeri yasalarına göre böyle bir harekette bulunmak ölüm cezasına sebep olacak bir suç teşkil etmektedir. Müfettişler kavganın sebeplerini araştırır, Asano lordunu ölüme mahkûm eder, karnını kesmesi yani intihar etmesi teklifinde bulunurlar. Kendini öldürmek zorunda kalan Asano’nun mal varlığına ve kalesine el konurken Kira’ya hiçbir ceza verilmez. Asıl macera buradan sonra başlıyor. Durumu öğrenen Asano’nun askerleri çılgına döner, intikam almak için yemin ederler. Japon yasalarına göre Asano’nun emrinde olan 321 samuray efendisi, öldürüldüğü için ronin olurlar. Efendisiz savaşçı… Üstadlarını kaybeden savaşçılar bir araya gelip karar verirler. Planları şöyle: Kaleyi geri almak ve Kira’yı öldürmek.2 yıl pusuda bekledilerBirkaç gün sonrası… Şogunun ajanları kaleye gelir, Asano samuraylarının birçoğu grubu terk eder, geri 60 sadık samuray kalır. Tedbir amacıyla halkın arasına karışırlar. Kimi tüccar kılığına girer, kimi sokak satıcısı olur, kumarbaz rolü oynar. İki yıl sürer bu sabır. Kira ve adamlarının zihninden suikast düşüncesi silindiğinden emin olduklarında operasyona başlarlar. Karlı ve soğuk bir kış gecesinde 47 ronin iki grup halinde konağı sarar, 1,5 saatlik bir çatışmadan sonra ortalığı silip süpürürler. Roninlerden 1 kişi ölürken, karşı cepheden 61 kişi can verir. Ek binalardan birinde ele geçirdikleri Kira’dan Asano gibi onurlu bir şekilde intihar etmelerini beklerler. Bunu reddedince efendilerini öldürdükleri bıçakla kafasını keserler. Sonrası dramatik. Roninlerin onurlu mücadelesine hayranlığını gizlemeyen imparator, 47 gün süren düşünce evresinden sonra yasalar gereği roninlerin ölümüne karar verir. 45 ronin onurluca kendilerini kurban eder, efendilerinin etrafına gömülürler. Onurlu mücadeleleri, sadakati dillere destan olur, efsaneleşir. O gün bugündür aralık ayının ortasında ülkede törenler düzenleniyor, mezarları başında anılıyorlar.81 yıl önce sinemaya aktarıldıJaponya’nın ünlü samuray savaşçılarının ideallerini ve değerlerini anlatan roninlerin hikâyesi, bugüne kadar birçok romana konu oldu, tiyatrosu, operası yapıldı. Sinemadaki macerası 90 yıldan fazla. 47 Ronin’in beyazperdeye aktarıldığı ilk yıl: 1932. Sonrasında peyderpey devamı geldi. Yönetmenler tarafından en çok ilgi gördüğü dönem altmışlı yıllar… 1957’den 1964’e istisnasız her yıl bir film çekildi. Hikâyenin Japon toprakları dışına çıktığı yıl ise 1993. Amerika’da üç sezonluk bir dizi çekildi, ardından maceraperest Hollywood yönetmenlerinin masasına gitti. Her yönetmen hikâyeye farklı açılardan baktığı için elimizde rengârenk bir film listesi var. Bir yönetmen samurayların gözünden hayata bakarken biri olayların 16 yıl sonrasına götürüyor bizi. Hayatta kalan tek kişiyle ülkeyi geziyor, gözden düşen samurayların ailesini bulup isyanın sebebini araştırıyor. Hepsinin ortak noktası kahramanlığın göklere çıkarılması.Başrol meleze emanetSon filmde hikâyenin başrolünde bir melez (Keanu Reeves) var, olaylar onun etrafında şekilleniyor. Samurayların ustasını öldüren Kai’nin yanında doğaüstü güçlere sahip bir kadın var. Büyü yapan, hayaletler gibi bir görünüp kaybolan, canavara dönüşebilen bir kadın… Film bilgisayar oyunu gibi başlayıp bitiyor, karakteri pas geçiyor. Japon yönetmenlerin filmlerinde haliyle oyuncular Japonca konuşuyordu, Hollywood eli değince İngilizce konuşmaya başladılar. Japon aksanıyla İngilizce konuşan oyuncular görmek bir hayli eğlenceli! Haneke’nin bile alt yazı okumayı sevmeyen Amerikalı izleyiciler için Ölümcül Oyunları, yeniden çektiğini düşünürsek bu durumu yadırgamamak lazım. Ronin filmleri içerisinde en çok ön plana çıkan hangisi diye merak edenler için söyleyelim. Japonların usta yönetmeni Kenji Mizoguchi’nin çektiği ikinci film. Sinema dünyasına göre teknolojinin nimetlerinden yararlanılarak çekilen onlarca film, siyah-beyazın samimiyetini yakalayamadı henüz.Hollywood’a cazip gelen ne?Ronin’lerle ilgili farklı efsaneler var. Kimi kaynaklarda karşımıza ejderhalar, cinler çıkıyor. Roninlerin kahramanlık mücadeleleri aksiyonu seven Hollywood yönetmenleri için büyük bir nimet. Hikâyelerin mistik yönü işin kreması. Malumunuz Amerikalı yönetmenler farklı dünyalardan farklı hikâyelerin arayışı içerisindeler. Japon kültürünün cazip gelmesi oldukça doğal. Mimarisi, hayat tarzı, kılık kıyafetleriyle, tarihe referansla inşa edilmiş yeni bir dünya, Batı insanına cazip geliyor olabilir. Bu dünyayı kurgulamak da zor olmasa gerek. Hollywood’un kostüm, dekor tasarımı, teknik altyapısıyla nasıl bir konuma geldiğini iyi biliyoruz.Hiçbir düelloyu kaybetmeyen ronin: MusaşiRoninler içinde en tanınmış olanı, Japonların ünlü kılıç ustası Miyamoto Musaşi. 16. yy’ın başlarında yaşayan Musaşi, 13 yaşından itibaren girdiği düellolarda gösterdiği başarılarla “Japonya’nın en iyisi” unvanını alır. O gün bugündür hâlâ en iyisi. Miyamoto Musaşi, ömrü boyunca girdiği 60 düellonun hiçbirini kaybetmemiş. Kılıç kullanma üzerine kitaplar yazan usta hakkında anlatılan birçok efsane de var. Musaşi, kimine göre dev kertenkelelerle savaşmış, kimine göre ise havada, suda yürümüş.
27 Aralık 2013 Cuma
'Dursun Çavuş' 10 Ocak'ta sinemalarda
Adıyamanlı bir postacının belediye başkanı olmak için verdiği mücadeleyi konu alan ‘Dursun Çavuş’ filmi 10 Ocak’ta vizyona giriyor.Kara komedi filminde Dondurmam Gaymak ile beğeni toplayan Turan Özdemir'in yanı sıra Sinan Bengier, Perihan Savaş, Selahattin Taşdöğen, Burçin Abdullah, Oğuzhan Yıldız ve Umut Oğuz rol alıyor. 'Dursun Çavuş'un yapımcısı Ali Avcı, yönetmeni ve senaristi Ali Engin.Filmin galasının 8 Ocak'ta yapılması, 4 partinin genel başkanını bir araya getirmesi planlanıyor. Yapımcı Ali Avcı galaya AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı davet etti.Galaya TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Mustafa Sarıgül ile BDP'nin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Sırrı Süreyya Önder'in de katılacağı bildirildi. Adıyamanlı posta memuru Dursun Çavuş'un hikayesini ele alan filmin konusu şöyle:Dursun Çavuş posta memurudur. Oğlu Ökkeş, Belediye Başkanı'nın kızı Şirin'e aşık olur. Bu nedenle ortam gerilir ve Çavuş seçimlerde Başkan'a rakip olur. Belediye başkanlığı için verilen mücadelede Çavuş, ortaya attığı vaatlerle ilgi odağı olur; ardından birbirinden komik olayların da vuku bulur. (CİHAN)
23 Aralık 2013 Pazartesi
Kelebeğin Rüyası'na Oscar şoku
86. Oscar Ödülleri'nin 'Yabancı Dilde En İyi Film' dalının ilk aday listesi belli oldu. 9 filmlik ilk listede Türkiye'nin Oscar adayı olan Yılmaz Erdoğan imzalı 'Kelebeğin Rüyası' yok.Belçika yapımı 'The Broken Circle Breakdown', Bosna Hersek yapımı 'Bir Hurdacının Hayatı', Kamboçya yapımı 'İki Resim / The Missing Picture', Danimarka yapımı 'Onur Savaşı / Jagten', Almanya yapımı 'İki Hayat / Two Lives', Hong Kong yapımı 'The Grandmaster', Macaristan yapımı 'Not Defteri / The Notebook', İtalya yapımı 'Muhteşem Güzellik / The Great Beauty', Filistin yapımı 'Omar'. İlk listenin sürprizleri de çok. Bu yıl Oscar'ın güçlü adayları olarak konuşulan Şili yapımı 'Gloria' (Yön.: Sebastian Lelio), iki yıl önce Oscar alan İranlı yönetmen Asghar Farhadi'nin yeni filmi 'Geçmiş', Polonyalı usta yönetmen Andrzej Wajda'nın 'Walesa', Suudi Arabistan'ı ilk kez Oscar yolculuğuna çıkaran 'Vecde / Wadjda' filmleri listenin dışında kaldı. 'Yabancı Dilde En İyi Film' dalında nihai olarak yarışacak beş film, 16 Ocak 2014'te açıklanacak. 86. Oscar Ödülleri ise 2 Mart 2014'te verilecek.KÜLTÜR-SANAT
20 Aralık 2013 Cuma
Bu hafta 6 yerli film vizyona giriyor
Sinemaseverler bu hafta 6 yerli film ile buluşuyor. 20 Aralık haftasının öne çıkan yapımı ise Sürgün. Bakanlar Kurulunun 16 Mart 1964 tarihli Yunan pasaportlu vatandaşlara sürgün kararı çıkartmasıyla yaşanan trajedinin anlatıldığı "Sürgün"ün yönetmen koltuğunda Erol Özlevi oturuyor.Çocukluklarından beri birbirlerine aşık olan Eleni ve Sedat evlenmeye karar verirler ancak Eleni'nin babası Stavro, şiddetle karşı çıkar. Hükümet, Yunan pasaportlu vatandaşlara sürgün kararı çıkartır. Stavro da sürgün edilecekler arasındadır ve birkaç gün içinde sınır dışı edilir. Atina'ya, gitmekle sevdiği adamın yanında kalmak arasında seçim yapmakta zorlanan Eleni çok mutsuzdur. Erol Özlevi'nin yönettiği ve Tolgahan Sayışman, Saadet Aksoy, Mahir Günşiray ile Ruhsar Öcal'ın oynadığı "Sürgün", Bakanlar Kurulunun 16 Mart 1964 tarihli "sürgün" kararıyla yaşanan trajediyi anlatılıyor.ARKADAŞLAR ARASINDAYakın zaman içerisinde doğum gününü kutlayacak olan Ayhan'a arkadaşları kutlama için ıssız bir koyda rakı masası hazırlar. 30 yaşına basacak olan Ayhan yaşamını sorgulamaktadır. Arkadaşları Deniz, Cenk ve Barış da ondan farklı bir durumda değildir. Her birinin gerek ailevi gerekse kişisel, çözümleyemedikleri bazı sorunları vardır. Gökhan Horzum'un yönettiği ve Fırat Albayram, Salih Bademci, İbrahim Kendirci ile Sertan Erkaçan'ın oynadığı "Arkadaşlar Arasında"nın senaryosu yine Gökhan Horzum'a ait.DİNOZORLARLA YÜRÜMEKSinema tarihinde ilk defa izleyici, bu filmle dinozorların dünyayı yönettiği zamanları gerçekten görme ve hissetme şansını yakalayacak. Zavallı bir dinozor olan Paçi'nin bütün zorluklara göğüs gerdiği bu destansı hikâyesine tanık olurken, meraklısı dinozorları hiç görmediği kadar yakından görme ve tanıma fırsatı bulacak. Barry Cook ile Neil Nightingale'in yönettiği ve Umut Tabak, Arda Aydın, Emrullah Uzun ile Gizem Gülen'in seslendirdiği "Dinozorlarla Yürümek" 3D olarak vizyona giriyor.BİR HURDACININ HAYATINazif, hurda demir toplayarak hayatını güç belâ kazanmaktadır. Eşi Senada, düşük yaptığında hastane öyle yüksek bir meblağ talep eder ki ameliyat olmadan kasabalarına dönerler. Nazif, hurda toplarken çağdaş dünyanın gizli ayrımcılığını da göğüslemeye çalışacaktır. Danis Tanovic'in yönettiği ve Senada Alimanovic, Nazif Mujic, Sanda Mujic ile Semsa Mujic'in oynadığı "Bir Hurdacının Hayatı", Bosna Hersek, Fransa, Slovenya ortak yapımı.KEDİ ÖZLEDİYönetmenin uzun süredir üzerinde çalıştığı üçlemenin ilk filmi. Modern hayatta birbirini çok seven ancak ilişkilerinde sorunlar yaşayan bir çiftin, bir kedi aracılığıyla ilişkilerini onarması süreci anlatılıyor. İki aşığın, etrafındaki insanlar tarafından yıpratılmaya çalışılan ilişkileri, arada kalan kedi sayesinde düzelmeye başlar. Mustafa Şevki Doğan'ın yönettiği ve İlker Ayrık, Algı Eke, Erkan Sever ile Selim Erdoğan'ın oynadığı "Kedi Özledi", romantik komedi türünde.ERKEKLER"Erkekler aşık olur, koca olur, baba olur ve sonra bir çuval inciri berbat ederler" denen filmde "Yaratılıştan mı böyleler, sonradan mı böyle oluyorlar?" sorusunun cevabı veriliyor. Erkeklerin dünyasına içeriden bir bakış sergileyen, kadınların, erkeklerin, evlilerin, bekârların, gençlerin ve orta yaşlıların erkeklere bakış açısını sorgulayan filmi Yılmaz Okumuş, Hilal Çelenk ve Faruk Aksoy birlikte yazdı. Fikret Kuşkan, Ali Poyrazoğlu, Asuman Dabak ile Güneş Emir'in oynadığı "Erkekler", Faruk Aksoy'un kamerasından çıktı.ÖZÜR DİLERİMHayatı boyunca birine bağımlı yaşamak zorunda olan Selim'in geleceği, annesi Neriman Hanım'ın en büyük endişesidir. Selim'in kardeşi Zafer evlenmeye karar verince evde başlayan düğün hazırlıkları ailedeki gündemi değiştirir. Düğün telâşı sırasında Selim açılan kapıdan çıkar ve kaybolur. Gidişiyle çözülmeler başladığında, aileyi Selim'in bir arada tuttuğunun farkına varırlar. Cemil Ağacıkoğlu'nun yönettiği ve Güven Kıraç, Sema Poyraz, Köksal Engür ile Gökhan Kıraç'ın oynadığı "Özür Dilerim", dram türünde.YARIM KALAN MUCİZE2. Dünya Savaşı atmosferinde, Anadolu'da açlık ve sefaletin doruğa çıktığı zamanlar. Nahide, yaşadıklarının bilincinde olmayan zavallı kızlardan biridir. İlkokul öğretmeni onun yazgısını değiştirmesini ister. Bunun en iyi yolu Nahide'nin Köy Enstitüsü'ne gitmesidir. Erkek kılığında köyünden kaçıp, okula gitme çabası aslında Anadolu'da yeni bir eğitim seferberliğinin habercisidir. Biket İlhan'ın yönettiği ve Nihan Belgin, Yetkin Dikinciler, Umut Beşkırma ile Dolunay Soysert'in oynadığı "Yarım Kalan Mucize"nin çekimleri, 2012 yaz aylarında İstanbul'un Beykoz ve Şile ilçelerinde gerçekleştirildi. Çekim mekânları uzun süren çalışmalar sonucu 1940'lı yılların atmosferini yaratmak üzere tasarlandı.(CİHAN)
18 Aralık 2013 Çarşamba
'Öyle Sevdim ki Seni' filmine Ukrayna ve Yunanistan'dan ödül
Yapımcılığını Medyaton-Nurdan Tümbek Tekeoğlu'nun ve yönetmenliğini Orhan Tekeoğlu'nun yaptığı 'Öyle Sevdim ki Seni' filmine Ukrayna ve Yunanistan'dan ödül geldi.11-16 Aralık 2013 tarihleri arasında Yunanistan'ın Corinth kentinde düzenlenen 4. Peloponnesian Corinthean İnternational Film Festivali'nde Öyle Sevdim ki Seni filmi World Cinema "Bridges" (Köprüler)Ödülüne layık görüldü. Diğer yandan 12-16 Kasım 2013 tarihlerinde Ukrayna'nın Turuskavetskentinde düzenlenen4. Korona Karpat Truskavets International TV Film Festival'inde usta oyuncu Kayhan Yıldızoğlu,"En iyi aktör" ödülüne layık görülmüştü. 'Öyle Sevdim ki Seni' 22 Ekim 2013 tarihinde 43.İnternational Kiev Film Festival'inde ve 16 Kasım 2013 tarihinde de IOM, Uluslararası Göç Örgütü'nün Pera Müzesi'ndeki 'Women Across The Borders' programında gösterilmişti.(İHA)
17 Aralık 2013 Salı
Memleket sıkılmış aga, gülmek istiyor
Eğlenceli, samimi iki komedyen Ahmet Kural ile Murat Cemcir. Çalgı Çengi ile beyazperdeye sessizce adım attılar, İşler Güçler dizisiyle adlarını ezberlettiler. İlk filmin devamını beklerken Düğün Dernek ile çıkagelen ikiliyle sohbetteyiz.Seyirci Çalgı Çengi’nin devamını beklerken araya düğün girdi. Nedir sebebi?Murat Cemcir: Düğün Dernek bizim Selçuk’la (Aydemir-Yönetmen) ilk bir araya geldiğimiz proje. O dönem Kültür Bakanlığı’na başvurduğumuz, kendi imkânlarımızla çekmek istediğimiz bir filmdi. Ciddi miktarda bütçe gerektiriyordu, paramız olmadığı için vazgeçtik. Sonra Çalgı Çengi’yi çektik. Ciddi bir etki yaratınca sanki Çalgı Çengi hayatımızın işiymiş gibi oldu. Süreç 5 yıldır aklımızda bulunan filmi yapalıma getirdi, BKM de destek verince ‘tamam’ dedik.Neden Kütahya, Tokat değil de, Sivas’ı mesken tuttunuz?Ahmet Kural: Selçuk Sivaslı ondan. “Sivas’a borcum var, onu ancak bir filmle ödeyebilirim” dedi ve orası için bir film yaptı. Halaydan yola çıkarak yazdığı bir hikâye. Gitmeden önce Sivas’ı bir turizm merkezi olarak mı biliyordunuz?A.K: Yok. (Gülüyor) Güzel bir mizah yapmış filmde. “Biz gitmiyor, kalmıyoruz ki. Millet niye kalsın?” Güzel espri.M.C: Çok güzel yerler de var. Divriği, Şelale… 1200’lü yıllardan gelen bir şey var.Daha önce gidip geliyor muydunuz?A.K: Ben ilk defa gittim. Bir hafta öncesinden. Murat, Tokatlı. O önceden gitmiş.M.C: Sivas’a devlet parasız yatılı sınavı için gitmiştim, kazanamadım. Fen lisesi sınavına gittim, kazanamadım. Üniversite sınavına gittim, yine kazanamadım. Geçen gün orada gala yaptık. O zaman yüzüm güldü.Sivas’ın mizahını, kültürünü bir haftada filmin içine almak kolay olmasa gerek...A.K: Bütün işlerimizde birkaç ay öncesinden kapanma durumumuz oluyor. Murat zaten oranın şivesine hâkim. Sete çıkmadan ne yapacağımızı biliyorduk. Murat’ın babası filmde de babasını oynadı. Doğallığı yakalamamız için bize çok yardımcı oldu.Yönetmenin memleketinde olunca böreklerin, dolmaların gelip gittiği bir set mi oluyor?A.K: Allah eksik etmesin, setlerimizde kendimizi yemekten geri koymuyoruz. Yemek hadisesini çok seviyoruz. Çalışırken Selçuk’un kafası gittiği için hiçbirimizle ilgilenmiyor.M.C: Setimin olmadığı bir gün otelden dışarıyı izliyorum. Bunlar bir şeyler konuşuyorlar. Bir tane tüp kamyonu var. Ahmet gelip duracak, içeri girecek. O kadar. Sonra Selçuk’un kendini gülerek yere attığını gördüm. Koşarak aşağı indim, ‘Ne oluyor?’ dedim. Şimdi Ahmet arabadan atlayıp arabayı durduracak, dedi. Yaa yürü bir git, dedim.A.K: Sabah 07.30’da kalkmışım, makyajımı yapmışım. Bana şunu diyor: Arabadan in, giderken durdur! Tövbe tövbe, bunu nasıl yapayım hocam? Bir iki dakika bekledim. Onu bana söylüyorsa kesin yapacağımı biliyordur, ben de nasıl yapacağımı düşünüyorumdur. Arabayı boşa aldım, inip durdurdum.Birbirinize yaslanarak oynadığınız halay sahnesi bir hayli dikkat çekti. Hüzünlü bir hikâyesi varmış...A.K: 41-42 farklı halayı var Sivas’ın. Tamamı kas gücüne bağlı. Biri ötekine benzemiyor. Bizim kültürümüzde halayların genelde dramatik bir altyapısı olur, zamanla eğlenceli hale getiririz. Halayın hikâyesi şöyle: Kurtuluş Savaşı döneminde öndeki Mehmetçik yorgun düşüyor, arkasındakiler düşmesin diye onu dik tutmaya çalışıyorlar. Öyle anlattılar, yalan olmasın.41-42 halayın kaçına hâkimsiniz?A.K: Hiçbirine. (Gülüyor) O gördüğünüz halayın bir kısmı sadece. Görsel olarak iyi olsun diye yapmak istedim. Bizim yapamayacağımız şey yok aslında. İki gün göstersinler, yaparız. Ama zor tabii.Film, soluksuz bir komedi vaat ediyor ama finale nefesi yetmiyor eleştirileri var. Ne dersiniz?M.C: 7 defa seyirciyle beraber filmi izledik. İzmir, Köln, Sivas, Ankara… Seyircinin bir kısmı ilk yarıda çok gülüyor, ikinci yarı heyecanlı diyor. Çok daha fazla espri bombardımanına tutabilirdik ama yapmadık. DVD’de artık.A.K: Seyirci gülerken diğer espriyi kaçırıyor, onun için ikinci kez gittiği oluyor. Aaa bu da komikmiş, diyor.M.C: Komedi filmleri bizde genellikle hikâyeden yoksun, tiplerle yol alıyor. Seyirci Çalgı Çengi’de şaşırdı. Film ağır ilerliyor, karanlık bir atmosferi var. Normalde hiç kimsenin izlemeyeceği türden bir filmken nereden baksanız 5,5-6 milyon takipçisi var internette. O filmden sonra motivasyonumuz kendimiz gülelim, her defasında başka bir üslupla yapalım, aileye ulaşalım oldu. Sizi sadece belirli bir kitle izliyor eleştirisi geliyordu. Bunun böyle olmadığı anlaşıldı. Memleket sıkılmış aga, insanlar gülmek istiyor. A.K: Ertem Eğilmez filmleri gibi Adile Naşit, Münir Özkul’umuz var, başrolümüz yok.Ankara ağzını çok iyi konuşuyorsunuz. Bu, sete sızmadı mı?A.K: Ben Ankaralıyım. Murat Tokatlı. İkisi de İç Anadolu’dan. Onun babası şoför, benimki memur. Yıllarca her yeri gezdik. O ağız böyle büyüyen çocukların içine yerleşir. Genetik kodlarımızda var. Onu da yaptık, basit oldu.Birkaç yerde gereksiz argoya başvurmuşsunuz...M.C: İnanın buna çok dikkat ediyoruz. Kendimizi seyircinin yerine koyarak sinema yapıyoruz çünkü. Altını çizerek aile filmi diyoruz. Hayatın içinde ne kadar varsa o kadar. Hatta kıstık. O küfür değil, kültürel bir kot.A.K: Sivas’ta yaşayan bir tüpçüyüm. Küfrederim. Daha doğrusu kabalık yaparım. Tabii ki dozu aşmadan. Ağır oluyor ama insanlar güldüğü için içinde eritebiliyor.Bıyıksız çıkmaktansa saçsız çıkarım!Saçları kazıtmış, göbek yapmışsınız.A.K: Saçımı, bıyığımı da boyattım. Kilo almadım, biraz şişirerek oynadım. Murat 600’e yakın kaynak yaptırdı, yüzünü, saçını beyaza boyattı. Cilt sorunu yaşadık ama değdi.M.C: Tırstık. Scarface (Yaralı yüz) olacaktım bir ara. O 24 saat geçmedi. Ertesi gün çok rahatladım.Set sonrası nasıldı?A.K: Normalde set bittikten sonra saçı kazıtmamam lazım. Bir hafta, 10 gün beklemem gerekiyor ki bir daha çekim yapmamız gerekebilir diye. Stop dendi, usturayı vurdurdum. O halim daha güzeldi. Hocadan da izin aldık Allah’tan.Kazıtılmış kafayla insan içine çıkmaktan utanmadınız mı?A.K: Memnundum. Bıyıksız çıkmaktansa saçsız çıkmayı tercih ederim.Çalgı Çengi’de zorla komedi oynattılar demişsiniz. Zorla?..A.K: Murat geldi, “Selçuk’la Çalgı Çengi’yi yapacağız, oynar mısın?” dedi. Sinemaya çıkacak, sonrasında televizyona satılıp para kazanılacak bir yapım. Tamam demeden mırın kırın ettim, jön havalarında geziyordum çünkü. Komedi yapabileceğime inanmıyordum. Bendeki yeteneği ortaya çıkaracak adamın karşıma çıkmasını istiyordum. Selçuk’la yolumuz kesişti. Ne yapabileceğimi çok iyi biliyor. Birbirimizi çok iyi tanıdığımız için başarılı şeyler ortaya çıkıyor.Komedi oynayabileceğinizi setteki performansınızla mı gördünüz yoksa?A.K: Ramazan Güzeldir diye bir iş vardı. Bir bölümlüğüne gittim, Erdal Tosun, Sümer Tilmaç dâhil herkesi dövdüm. Ramazan’da mahalleye gelen, davulcuyu bile haraca bağlayan bir mafya karakteri. Kuzuyu bile dövüyor. Sonrasında Çalgı Çengi geldi. Biz Bir Bulut Olsam dizisinde karşılaştırıldık ve boşuna olmadı diye düşünüyoruz. Bu insanların bir görevi var ona inanıyoruz. Allah bozmasın diye dua ediyoruz. Birbirimizi kolay kolay satacak adamlar değiliz.Albüm tekliflerinin haddi hesabı yokFarklı rollerle renkli oyuncular olduğumuzu gösterelim düşüncesi var mı?M.C: İlk filmim ile ikincisinin açılışını kıyaslayan yabancı bir seyirci çok şaşırır. Bu adamlar ne yaptı da böyle ilgi görüyor? Oysa arada bir dizi yaptık. 13 bölüm süren Üsküdar’a Giderken var bir de. 10 yıldır sektörde olan adamlar değiliz. Yaptığımız işlerin resimlerini yan yana koyun, hepsi çok farklı adamlar. Bu beni çok mutlu ediyor.Cemcir, Zeki Demirkubuz’un filminde oynadı. Kıskançlık oldu mu?A.K: Oldu. Çatladım. Demirkubuz’un filminde oynamak bana ve birçok insana göre başka bir şey.Sivas’taki galada nasıl karşıladılar sizi?A.K: Davul, zurnalarla. Üniversitede halaylar çektik. Sinemanın önü tıklım tıklımdı. Yarı Sivaslı olduk, içimize yerleşti. M.C: Bekliyordum da bu kadarını değil. İzdiham kelimesinin karşılığını gördüm.Selçuk Aydemir’in heykelini dikerler artık...A.K: Biraz fazla alçı kullanmaları lazım.M.C: Onu artık butafordan falan yaparlar. (Gülüşmeler)Siz kimlere gülüyorsunuz?A.K: Şafak Sezer’in komedisini beğeniyorum. Yıllardır hayranım ona. Şener Şen’i tek geçiyorum. Yurtdışından değişik mizah kafalarını takip ediyorum.M.C: Ben Ahmet Kural’a gülüyorum. Bir de Emre Gündüz diye bir arkadaşım var, ona.A.K: Sanatçı olarak sordu. Ona bakarsan ben de kendime çok gülüyorum.Entarisi Dım Dım Yar, 7 milyondan fazla tık aldı. Albüm teklifi geliyor mu?M.C: Çalgı Çengi’den sonra gelen albüm teklifinin haddi hesabı yok. Biz müzisyen değiliz. Şarkı, türkü söylemek işimiz değil.A.K: Hadsiz değiliz. Söylediğimiz şarkıların albümü yapılabilir. Öyle bir şey olursa evet.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)