Yerli komedyenler içinde, kendi kalemi ve hikâyesiyle sinemaya en son adım atan isim Ata Demirer. Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan ve Şahan Gökbakar’dan çok sonra bu kulvarda kendini gösterdi.
Hatırı sayılır bir seyirci kitlesine ulaşan üç filmlik Eyyvah Eyvah serisi, televizyon ve sahne şovlarında ortaya çıkan Kuzey Ege-Trakya kırması ağzıyla konuşan tiplemenin ete kemiğe bürünmüş öyküsünü anlatmakta başarılı oldu. Ardından gelen Berlin Kaplanı, Ata Demirer’in yine sahne şovlarında ürettiği Almancı tiplemesini, yerel kodları olan bir hikâye ile beslemesine dayalıydı.
Niyazi Gül Dörtnala’da Ata Demirer, ‘cepten yemeye’ devam ediyor. Ünlü komedyenin 2001-2002 yıllarında Korsan TV adlı televizyon programında ortaya çıkardığı Veteriner Hekim Niyazi Gül tiplemesini bu kez beyazperdede izliyoruz. Üniversitede hocalık yapan Prof. Dr. Niyazi Gül, evine gündeliğe gelen Hediye’nin de yardımıyla hayvanlar üzerinde mucizevi etkisi olan bir ilaç üzerinde çalışmaktadır. Dedesinden vasiyet gibi tevarüs eden bu formül için yıllarca uğraşan Niyazi Gül, kendini bir anda hiç tasvip etmediği at yarışlarının içinde bulur. Gizli formülü sebebiyle Niyazi Gül, sosyetenin iki üyesi Sultan ve Rıza’nın ezeli rekabetine meze olur. Bir taraftan da kendine içten içe abayı yakan Hediye’nin aşkına karşılık verme konusunda ikileme düşer...
KÜFÜRSÜZ OLMASI YETMEZ, MİZAH DA LAZIM
Eyyvah Eyvah serisi ve Berlin Kaplanı ile küfürsüz komedi anlayışının perdedeki temsilcisi olacağını gösteren Ata Demirer, Niyazi Gül Dörtnala’da da çizgisini bozmuyor. Ailecek izlenebilecek küfürsüz komedi çizgisi değişmese de Demirer’in komedi çıtası bir hayli düşüyor. Alelacele yazıldığı izlenimi veren, özensiz senaryo ve üzerinde yeterince çalışılmamış karakter olamayan tiplemeler, karikatürize oyunculuklar ile birleşince filme tahammül etmesi hayli zor.
Niyazi Gül Dörtnala, bu haliyle, yine BKM yapımı olan televizyondaki Güldür Güldür programının bir versiyonu gibi. Bütün espriler fragmanda gördüğünüz kadar, fazlasını beklemeyin. Yeri gelmişken, son dönemin vasıfsız komedi filmlerine katkıda bulunan BKM’nin, ‘seri üretim’ anlayışından bir an önce kurtulması sinemamızın hayrına olacaktır. BKM’nin Yılmaz Erdoğan filmleri ile yakaladığı kalite çizgisi, son dönemdeki seri üretim mantığıyla ağır yara aldı, almaya devam ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder